Hakkımda

Fotoğrafım
izmir, konak, Türkiye
this is the another way to touch the earth. just imagine and try to do something to anything. touch the people, touch the lives, touch the souls

24 Ekim 2010 Pazar

revolution



ve ve veeeee... bir dönem kapandı. :) kertenkele gibi kuyruğumu bıraktım ve oradan uzaklaştım. kafam rahatladı. yüküm hafifledi. en acayibi de üniversitenin üzerimde kalan son somut parçalarını da üzerimden atmış oldum.
köklü bir değişim oldu evet ama zamanı gelmiş imiş. kestirince tam olarak emin oldum buna. oh be! kısa saçın keyfini çıkarma zamanı azcıkta :)

21 Ekim 2010 Perşembe

azıcık eğitim be!

''Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

NIETZSCHE



Türkiye 16. büyük ekonomi oluyor.

Türkiye'de ortalama eğitim yılı: 3,5
- Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000 - 3000 civarında basılmaktadır.

- Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye'de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.

- Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.

- Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon.

- Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.

- Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7. Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.

- Türkiye'de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.

18 Ekim 2010 Pazartesi

her eve lâzım

bi korna alıcam mutfağa. arabalarınkinden daha çok sesi çıkacak. yeter be! mutfakta durulmuyor bazen aşağıdaki arabalar yolda sıkışıp kaldı diye... sıkışmayın ulan yol verin azcık birbirinize. tek akıllı sen misin? öyle geri geri gelirsin işte sik kafalı.



mutfağın bir kaç yerinde olacak tuşu ama korna balkonda olacak. oh mis :) yapıcam bunu

4 Ekim 2010 Pazartesi

"git de çıksın aradan oğlum"

Bugün askerlik şubesine girdim hayatımda ilk kez. Bir arkadaşa bakıp çıkmak için girmiş olmayı dilerdim :) yakında askerim galiba.

Aradan çıksın bakalım hangi aradan çıkıcak :)

Ağzı yırtılasıcalar

"Ya şu izmir'de keyifle dinleyeceğimiz bir rock n roll grubu yok, kalmadı" gibi gibi bir sürü cümle elalemin ağzında. Yırtıcam o ağızları o olacak. :)

Şu yüzden kalmıyor bu gruplar herhangi bir şehirde. Zaten çoğu ünivesite öğrencisi bu müzikle uğraşanların. Ayrıca o kadar çok grup var ki barlarda bedavaya sahne alıyorlar sırf kitle edinmek, tanınmak için. Bu sayı fazla olup bedavacı zihniyet artınca piyasa düştükçe düşüyor. Bu taraf rock n roll'un dışında olan taraf idi. Ama bu doğrudan yansıyor tabi. R'n'R gruplarına da aynı muamele yapılmak istenince barlar tarafından bu gruplar ya hiç sahne almıyor ya da arada bir özel organizasyonlarda sahne alıyor. Çok fazla insan var R'n'R / blues / klasik rock / hard rock / metal müzik yapan ama bazen duygusal(!) sebeplerden piyasanın direttiği müziği yapıyorlar "ek iş" olarak. Trajikomik bir durum malesef.

Şimdi o ağzı yırtılasıcalara diyorum ki madem rock n roll vs. çalınsın istiyorsunuz mekanlarda, meydanlarda, orda burda; sahne aldıklarında destek olacaksın ki devam etsin insanlar sevdikleri müziği icra etmeye, üretmeye. Sen hem desteklemeyip üstüne de beylik laflar edersen, boş masalara çalar bu gruplar, işletme gelmeyin artık iş yapamıyoruz der... vs. vs. bu gruplar bir bir kendi iplerini çekerler işte böyle. Üniversite biter, iş derdine düşer millet. "Eskiden de rock n roll yapardık be" diye konuşurlar en fazla kendi aralarında.